Esnaf yoğun bakımda, çiftçiler sahipsiz

Ekonomide yaşanan daralma, günden güne etkisini arttırıyor.
2018 yılında başlayan ve günümüze kadar devam eden döviz ve borç krizi, etkisini son 1 yıldır daha yüksek seviyede hissettirmeye başladı.
2020 ilkbaharında kovid-19 salgınının başlamasıyla beraber yaşanan daralma, devam eden döviz ve borç krizini daha da derinleştirmiş görünüyor.

2018-2021 arası TL'nin değer kaybına neden olan bazı olaylar ise şunlar oldu:
-
Suriye iç savaşı sonrası milyonlarca göçmenin ülkeye gelmesiyle oluşan mülteci sorununun ekonomiye olan negatif etkisi.
- ABD-Türkiye ilişkilerini zora sokan S-400 krizi.
-
TCMB faiz kararlarının yabancı yatırımcının beklediği yönde olmaması.
- Dış siyasette yaşanan tansiyon artışı.
- Kovid-19 salgınının, ülke ekonomileri üzerindeki etkisi.
- Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinde yaşanan ciddi azalma.
Bunlar işin elbette makro ekonomik boyutu.
Bir de işin “mikro ekonomi” boyutu var.
Makro ekonomide yaşanan finansal sorunlar ve daralma, özellikle son 6 aydır mikro ekonomide etkisini daha da derinden hissettiriyor.
İşimiz gereği çok fazla geziyor, çok fazla dolaşıyoruz.
Deyim yerindeyse, her açıdan bölgemizin nabzını tutmaya çalışıyoruz.
Bir gün İpsala’da, bir gün Keşan’da, bir gün Enez’deyiz.
Enez demişken, Enez ilçemizde umutlar, her zaman olduğu gibi öncelikle turizm sektöründe.
Sezonun yaklaşmasıyla beraber umutlar ve hayaller yeniden yeşerdi.
Saros’un en batısında yer alan ilçemiz Enez’de, Dardanel fabrikasının açılmasıyla birlikte istihdam sorununa neşter vurulması bekleniyor.
Dardanel fabrikası, umarım sadece Enez’e değil, tüm bölgemize umut olur.
Enez’de yapımı planlanan “Deniz Gümrük Kapısı” da, yine şirin ilçemizi deniz yolunda uluslararası bir kavşak noktasına getirebilir.
Bu konuda ciddi ve planlı çalışmalar olursa bölgesel bir hareketliliğe neden olabilir.
Enezliler’in ifadesine göre, Deniz Gümrük Kapısı ile birlikte yarım asırlık bir rüya gerçekleşmiş oluyor.
Umarım bu rüya en kısa sürede gerçekleşir.
Enez’de pandemiden kaynaklı oluşan bir kış nüfusu var.
Yapılacak doğalgaz çalışmasıyla birlikte, Enez’de tutunmaya çalışan bu kış nüfusunun önemli bir bölümü kalıcı hale döndürülebilir.
Enez’den, “mikro bir Çanakkale” neden olmasın ?
Böyle bir cazibe merkezi, ister istemez bölgesel anlamda ekonomik gelişime de katkı sağlayacaktır.
Enez’den çok uzaklaşmadan, Meriç Nehri hattından çeltiğin başkenti İpsala’ya geçelim.
İpsala, bildiğimiz gibi.
İpsala’da çiftçiler, üreticiler ve esnaflar sahipsizlikten yakınıyorlar.
Tabi bu yakınmalar, genellikle birebir özel sohbetlerde olsa da dönem dönem sosyal medya sayfalarına da taşınıyor.
Mesela; hatırladığım kadarıyla bundan yaklaşık 1 ay önce İpsalalı çiftçiler, çeltik fiyatlarında yaşanan düşüş, artan maliyetler ve depolarda çürümeye terk edilen çeltiklerle ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirmişti.
Bu açıklama, İpsala’da yapılmadı.
25 Şubat 2021 tarihinde, Keşan Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi.
İpsala Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Sayın Sedat Balcılar, toplantıda üreticiler adına konuşanlar arasındaydı.
Yine İpsala Genç İşadamları Derneği Başkanı Hasan Yavaş da oradaydı.
Keşan Ticaret ve Sanayi Odası’nın İpsalalı Meclis Üyeleri Ahmet Koru ve Hüseyin Bakan da oradaydı.
Fakat kurumsal anlamda bir eksik vardı.
Gözler, o kurumu arıyordu.
O kurum başkanı, yahut kurumu temsilen hiç kimsenin orada olmaması salonda gazeteciler arasında fısıltıya neden oldu.
Böyle önemli toplantıda, bu kurum neden yoktu ?
Ve İpsala Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Sedat Balcılar’
a bir soru soruldu, o soru, toplantıya İpsala Ticaret Borsası’nın davet edilip, edilmediğiyle ilgiliydi.
Balcılar ise, “davetli fakat rahatsızlığı olduğu için katılamıyor, herkese selamlarını, saygılarını sunuyor” dedi.
Fakat sosyal medya, 25 Şubat 2021 tarihi için Sayın Balcılar’ın söylediğinin aksini ifade ediyor.
25 Şubat 2021 tarihinde, İpsala Ticaret Borsası’nda İYİ Partili üst düzey, genel merkez düzeyinde politikacılar misafir ediliyor, ağırlanıyor.
Bu konuyla ilgili söyleyeceklerimiz bu kadar.
Bundan sonrası çiftçinin ve üreticinin takdiri.
Geçelim esnaflarımızın durumuna.
Pandeminin ilk aylarında esnaflar için entübe deniyordu ama artık durum çoktan yoğun bakıma geçti.
Sadece bölgemizde değil yurt genelinde binlerce esnafımız çok zor durumda.
Esnafların yaşadığı sorunlar, sıkıntılarla ilgili Edirne’de bir açık hava basın toplantısı düzenlendi.
Fakat bu toplantıların ilçe ayakları oluşturulmadığı için ne yazık ki altı doldurulamadı.
Halbuki Edirne’den yükselen bu mağduriyet sesine, ilin en fazla nüfusa sahip 3 ilçesinden ses gelmeliydi, destek gelmeliydi.
Diğer ilçeler olmasa bile en azından Keşan, Uzunköprü ve İpsala ilçelerinin esnafları ayağa kalkmalıydı.
Esnaflarla ilgili çabaları olan kurumlar yok mu ?
Var, elbette var.
Bizim bölgemizde Keşan Ticaret Sanayi ve Odası deyim yerindeyse çırpınıyor ama bu işler tek kurumla olmaz.
Keşan TSO’ya, bölgemizin esnaf odaları, kredi ve kefalet kooperatifleri, meslek odaları ve ticaret borsaları destek vermeli.
Ancak ve ancak birlik ve beraberlik olursa başarı gelecektir.
Sesimiz duyulacaktır.
İstanbul açık, Tekirdağ açık, Kırklareli açık, Çanakkale açık.
Edirne esnafımızın, bölgemizin suçu günahı nedir ?
Sahipsiz kalan, sesini duyuramayan çiftçimizin, üreticimizin suçu günahı nedir ?




 





 

YORUM EKLE