Personel seçme ve yerleştirme – iş gücü planlaması

‘’Doğru işe Doğru Eleman’’
Personel seçme ve yerleştirme, kurumların önem verdiği konulardan biridir. Bir kurumda personel alınacağı zaman öncelikle yapılacak işin ayrıntılı bir şekilde bilinmesi gerekmektedir. Yapılacak işi detaylı olarak bilirsek, alacağımız personelin o yapılacak işe uygun olup olmadığını daha net bir şekilde saptayabiliriz. İşte bu noktada da İş analizleri devreye girer. Geçen hafta ki yazımda, iş analizinden bahsetmiştik.
Her şey işe alımla başlar.
Doğru işe doğru alım demek, yapılacak işin doğru yürümesi anlamına gelmektedir.
Bu da demek oluyor ki, işler doğru ve verimli olarak yürüyebilecek, kuruma fayda sağlanmış olacaktır.
O yüzdendir ki personel seçme ve yerleştirme yoğun emek ve titizlik gerektiren, kurumun en önemli ‘’İnsan Kaynakları’’ uygulamalarından biri olmaktadır.
Başka bir boyutu ise firmanın temsil edilmesi anlamını taşımaktadır.
Bu temsil etmek bir nevi reklam olarak da düşünülebilir.
İş görüşmesine katılan adaylar arasında iş görüşmesinde yapılan konuşmalar, dilden dile dolaşacaktır.
İş görüşmesine gelen birey, bir adaydır. Sonuç belli değildir.
Bu sebepten personel seçme ve yerleştirme süreçlerini yöneten insan kaynakları departmanı çalışanlarının iletişimi, temsil becerisi, diksiyonu hatta beden dilini son derece iyi kullanıyor olması gerekmektedir.
İşletmelerin birçoğu, iş gören bulmada önceliği iç kaynaklara vermesine karşın, tüm personel gereksiniminin iç kaynaklardan sağlanamayacağı gerçeği dış kaynaklara da, sık sık başvurmalarını zorunlu kılmaktadır.
Dış kaynaklar, özellikle işletmelerin kuruluş aşamalarında veya ilerleyen dönemlerde meydana gelen değişiklikler ve gelişmeler sonucu teknik ve uzman elemanlara ihtiyaç duyduklarında kullanmak zorunda oldukları bir kaynaktır. Bunların yanında işletmeler çeşitli sebeplerden dolayı da (işgücü arzının bol ve ucuz olması, psikolojik etmenler, daha geniş bir havuzdan seçimin gerçekleştirilmesi vb.) dış kaynaklara başvurabilmektedirler.
Örgütler, dış kaynaklardan eleman sağlanmasında duyuru, doğrudan başvuru, CV gönderme, aracılarla başvuru, İŞ-KUR, özel insan kaynakları danışmanlık büroları, eğitim kuruluşları, internet gibi yollara başvurabilmektedirler.

Personel seçme işi bir sanattır.
Okullarda öğrenilen bir ders baştan zor gelebilir fakat pratikte kolay bir şekilde bilgileri rahatça uygulayabilirsiniz.
Söz konusu İK dersi ise çok kolay öğrenilebilecek bir ders olmasına karşın iş uygulama kısmına geçince gerçekten büyük çaba gerektirir.
Sadece belirtilen işleri yerine getirebilecek personeli bulmak yeterli değildir. Organizasyonun yapısı ve kültürüne uygun doğru kişileri bulmak gerekir.
Gerek ulusal gerekse uluslararası şirketlerle rekabet ortamında doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişiyi istihdam etmesi gerekir.
Özetleyecek olursak, doğru işe doğru elemanı seçmek ve yapılacak mülakatın etkili olması için iyi planlanması, önceden iş tanımına uygun olarak belirlenmiş performans boyutlarını kapsayan soruları içermesi gereklidir.
Aynı performans boyutundaki sorular sırasıyla sorulmalıdır.
Mülakatlarda kullanılan formların görüşme sırasında değerlendirme yapmaya müsaade etmesi ve kullanımının kolay olması gereklidir.
Son olarak, sizlerle paylaşmak istediğim yaşanmış ve düşünmeye sevk eden bir mülakat hikayesini paylaşacağım.


Soru şu: Karanlık yağmurlu bir gece, yağmur yağıyor, fırtına var, gök gürlüyor ve siz sabaha karşı 02.00'de tek başınıza ıssız bir yolda araba ile gitmektesiniz.
Arabanız iki kişilik. Biraz ilerde otobüs durağında 3 kişi bekliyor. Birincisi bir doktor, sizi daha önce geçirdiğiniz kalp krizinden kurtarmış.
İkinci kişi, çok yaşlı ve hasta neredeyse ölmek üzere olan birisi.
Üçüncüsü, hayatınızın rüyası, her zaman tanışmak için can attığınız birisi. Hava gittikçe kötüleşiyor ve arabanızda sadece bir kişiye yer var. Böyle bir durumda ne yapardınız?

YORUM EKLE
YORUMLAR
İlkay çay
İlkay çay - 3 yıl Önce

Arabadan iner ve arabayı doktora veririm yaşlı amcayı kurtarması için hayatımın rüyası olan kişiyle de tanışma fırsatım olur böylelikle

z
z - 3 yıl Önce

Arabadan inip anahtarı doktora veririm, doktor benim hayatımı kurtardığı gibi yaşlı kişiyi de hastaneye yetiştirip iyileştirebilir. Böylece ben de hayatımın insanıyla otobüs durağında baş başa kalıp onu tanıma fırsatını elde edebilirim.