Tabip Odası; “İpsala ve Keşan’da karantina için geç kalındı”

Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Gürcan Altun, korona virüs salgınında üçüncü pikin kapıda olduğunu belirterek, 14+14 toplam 28 günlük tam kapanmayla belli bir oranda salgının önüne geçilebileceği çağrısında bulundu.

Tabip Odası; “İpsala ve Keşan’da karantina için geç kalındı”

Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Gürcan Altun, pandemi süreci ve genel durum hakkında düzenlediği basın toplantısında, “İl bazında günlük test ve pozitif olgu sayılarıyla birlikte mutant virüs görülen yerleşim birimlerinin halk ile paylaşılması, Vaka artışlarının yoğun olduğu bölgelere karantina uygulanmalı, komşu illerden geçişler ve ilçeler arası ulaşımın sınırlandırılmalı, marketler Pazar günleri kapatılmalı, güvenlik, sağlık, gıda gibi temel, zorunlu ve acil mal/hizmet üreten işler dışında tüm işlerde çalışmaların durdurulmalı, en az 14 gün süre ile sokağa çıkma kısıtlaması uygulanmalı ve okullar kapatılmalı ya da öğretmenler aşılanmalı” dedi.

Altun, “1 Mart 2021 tarihinde başlayan ve normalleşme olarak adlandırılan süreçte, Edirne’de 100 bin nüfusa karşılık gelen vaka sayılarında oran 107’den 219’a çıkmış, iki katı artış olmuş. Bakın Türkiye genelinde 71’den 144’e ulaşmış 2 katından fazla. Bu normalleşmenin zamanında ve doğru yapılmadığını gösteriyor bize” dedi.

Altun, “Olgu sayıları halen artmaya devam ediyor. Ve hızla 3. dalgaya doğru gidiyoruz. Ülkemiz geneli açısından da Edirne bölgemiz açısından da. Umarım, en az insanımızın etkileneceği bir şekilde bu süreç yönetilebilir” ifadelerini kullandı. Altun, “Sahadan edindiğimiz bilgilere göre yine hasta sayısı ne yazık ki son 2 haftadır artıyor ve artmaya da devam ediyor. İyi tarafı ilimizdeki hastanelerde bir yoğunluk artışı olmasına rağmen yatak doluluk oranları ve yoğun bakımlar açısından herhangi bir sorun şu anda görünmüyor. Ama dediğimiz gibi gerekli önlemler alınmazsa 3. dalga kaçınılmaz bir şekilde bizleri bekliyor” dedi.

Altun açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi, “1 Mart itibarıyla “kontrollü/kademeli normalleşme” dönemine geçildiği duyurulmuştu. Kademeli olarak normalleşeceğimiz, bu sürecin “yerinde karar dönemi” ile belirlenen kriterler çerçevesinde valilerimizin başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımızla yürütüleceği belirtilmişti.

"Yerinde karar" döneminde kontrollü normalleşmede göz önüne alınacak 5 kriter açıklandı.

1- Hastanelerin Durumu: Şehirdeki hastanelerin yatak, yoğun bakım, solunum cihazı kapasitesi ve doluluk oranı

2- Vaka Sayısı: İllerin 100 bin kişide görülen vaka sayıları

3- Test Sayısı: İllerde korona virüs testi yapılan kişi sayısı

4- Salgının Seyri: Salgının son 10-14 günlük zaman dilimindeki seyri

5- Aşılama Durumu: Yaş ve demografik durum çerçevesinde şehirde kaç kişinin aşılandığı

Sağlık Bakanlığınca 1 Mart tarihinde açıklanan (20-26 Şubat tarihlerini kapsayan) renklendirilmiş risk durumu haritasında Edirne’nin de içinde olduğu “17 ilimizin çok yüksek risk gurubunda olduğu” belirtilmiş ve haritada kırmızı renkte gösterilmişti. Renklendirmenin tek kıstasının 100.000 nüfusa göre haftalık ortalama yeni olgu sayısının olduğu bilinmektedir [Mavi: 100 binde 10’un altı, Sarı: 100 binde 11-35 arası, Turuncu: 100 binde 36-100 arası, Kırmızı: 100 binde 100’ün üstü]. Haftalık ortalama yeni olgu sayısının 100’ün üzerinde olduğu çok yüksek risk gurubundaki illerimiz haritada kırmızı renkte gösterilmişti. Harita renklerinin 15 günde bir değiştirileceği Sayın Bakan tarafından söylenmiş olsa da, aradan bir ay süre geçmesine rağmen bu renklerin değiştirilmediği herkes tarafından bilinmektedir. Bu söylemin KOCA bir yalan olduğu yine ortaya çıkmıştır. Alınan kararların bilimsel kıstaslardan çok uzak “siyasi kararlar olduğu” ortadadır. Salgın yönetimi ciddiyet ister.

20-26 Şubat tarihlerini kapsayan renklendirilmiş haritada 100.000 nüfusa göre haftalık ortalama yeni olgu sayısının en düşük olduğu il 105,36 ile Burdur ilimizdi. Bu haftaya gelindiğinde; 100.000 nüfusa göre haftalık ortalama yeni olgu sayısının 100’ün üzerinde olduğu, yani renginin kırmızıya dönmesi beklenen, illerin sayısı 39’a yükselmiştir.

Kaldı ki, düşük riskli mavi renkte gösterilen il sayısı da 14’ten 1’e düşmüştür. Ülkemiz nüfusunun yaklaşık %85’ini oluşturan insanlarımız çok yüksek risk ve yüksek risk gurubundaki illerimizde yaşamaktadır.

19 ŞUBAT TARİHİNDE YAPTIĞIMIZ BASIN TOPLANTISINDA

• Sahadan edindiğimiz bilgilerle Edirne-İpsala’da mutant virüse rastlandığını öğrendik.


• Sağlık Bakanlığı tarafından ülkemizde hangi illerde mutant virüs görüldüğü mutlaka açıklanmalıdır. Mutant virüsün bulaşıcılığının daha fazla olduğu bilindiği için, görülen illerin açıklanmasıyla, bu illerde yaşayan yurttaşlarımızın daha dikkatli davranmaları sağlanabilir. Dolayısıyla, hastalığın kontrol altına alınması kolaylaşabilir.

• En kısa sürede en az 120 milyon doz aşıyla toplumsal bağışıklık sağlanmalıdır.

• Coğrafi bölgelere ve yaş gruplarına göre hasta ve ölüm sayıları Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanmalıdır.

3 MART TARİHLİ BASIN TOPLANTISINDA

• Özellikle İpsala ilçesindeki olgu artışları bu süreçte devam ettiği gibi, Keşan ilçesinde de olgu sayılarının arttığı izlenmiştir. Bu bölgelerde bazı yerleşim birimlerinin karantinaya alınmasında geç kalınmıştır.


• Ülkemizde mutant virüsün görüldüğü iller mutlaka açıklanmalıdır.

• Ülkemizde günlük test sayıları istenen düzeyde değildir. Sağlık Bakanlığı’nın yeni vaka bulmaya yönelik bir test stratejisi yok.

• Salgının seyrini hastalık hızı (vaka/nüfus) kriteri üzerinden izlemek yanlış. Zira test sayısı azaldıkça vaka sayısı da azalıyor, arttıkça da artıyor. Bu nedenle uygun kriter vaka/test oranıdır. Bu durum, “bir an önce normalleşmeye geçmek” için “az test yapılması ve az olgu saptanması” gibi bir anlayışla hareket edildiği yönünde kuşku uyandırıyor. Test sayıları düşük tutularak, yeni olgu sayıları düşük tutulmaya çalışılıyor. Bu nedenle “her il bazında yapılan günlük test sayılarının ve pozitif olgu sayılarının açıklanması” mutlak gereklidir. Bu rakamların, bir an önce, şeffaf bir biçimde paylaşılmasını bekliyoruz.

• İllerin çok yüksek, yüksek, orta ve düşük risk durumlarındaki değişimler izlenmeli, bu değişimlerin nedenleri araştırılıp gün yüzüne çıkartılmalı, toplumla mutlaka paylaşılmalı ve aynı hataların tekrarlanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır.

• İller arası hareketlilik/geçişler kontrol altına alınmalıdır. Risk durumu çok yüksek ve yüksek olan illerden orta ve düşük riskli illere bulaşı engellemek için, bu iller şehirlerarası ulaşıma kapatılmalıdır.

9 ay aradan sonra davet edildiğimiz, 5 Mart Cuma günü yapılan İl Pandemi Kurulunda dile getirdiğimiz öneriler şunlardır (aynı zamanda 9 Mart tarihindeki basın toplantısında da belirtmiş olduğumuz önerilerdir):

• Tarama amaçlı test sayılarının arttırılması

• İl bazında günlük test ve pozitif olgu sayılarının halk ile paylaşılması

• Mutant virüs görülen yerleşim birimlerinin halk ile paylaşılması

• Yeni olgu sayısı/Test sayısı %5’in üzerinde olan mutant virüs görülen yerleşim birimlerinde bölgesel olarak karantina uygulanması

• Filyasyonun daha etkin yapılması

• Alan büyüklüğüne bakılmaksızın market ve bakkalların pazar günleri kapatılması

• Güvenlik, sağlık, gıda gibi temel, zorunlu ve acil mal/hizmet üreten işler dışında tüm işlerde çalışmaların durdurulması

• En az 14 gün süre ile sokağa çıkma kısıtlaması/yasağı getirilmesi (virüsün bulaşını/yayılmasını azaltacaktır). Yapılamıyorsa hafta sonları tam kapanma (cumartesi günleri yeniden kapanmaya alınsın)

• Edirne ülkemizin önemli tarım bölgelerinden, bu nedenle tarım faaliyetlerinin kısıtlamalardan muaf tutulması

• Edirne bir sınır kenti, sınır kapılarından geçişlerin kontrollü ve transit hale getirilmesi

• Hareketliliği azaltacak önlemlerin alınması, komşu illerden geçişler ve ilçeler arası ulaşımın sınırlandırılması

• Bu süreçte okulların kapatılması ya da öğretmenlerin bir an önce aşılamalarına başlanması, öğretmen ve öğrencilerden her hafta düzenli test alınması

• Hastanelerimizde pandemi servislerinin tekrar açılması yönünde hazırlıklar yapılması

• Aşılama oranlarının arttırılması

• 2. Doz aşıdan sonra pozitif test sonucu olan olgularda bir artış olduğu, bu nedenle sağlık çalışanları ve 65 yaş üzerindeki yurttaşlarımızın korunma önlemlerine dikkat etmesi

• Yaşamını günlük kazancıyla sürdüren insanlarımızın bu süreçte mağdur edilmemesi (Vefa sosyal destek birimleri aracılığla onlara yardım edilmesi)

Bu önerilerimizin İl Hıfzısıhha Kurulunda görüşülerek uygun kararlar alınması

Toplumsal bağışıklık nedir, nasıl kazanılır?

Virüsün insandan insana bulaşmasının durması, yani salgının bitmesi için toplumun virüse karşı belli oranda bağışıklık kazanması gerekir. Bu oran her salgın için farklıdır. Salgını durdurmak için gerekli bu bağışıklığa toplumsal bağışıklık düzeyi denilir. Toplumsal bağışıklığın gelişmesinin iki yolu vardır:

1. Toplumun, etkene karşı bağışıklık kazanacak kadar etkenle enfekte olması, hastalanması.

2. Aşılama.

Toplumsal bağışıklık için olsa bile hastalığın yayılması istenmez, zira faturası çok ağırdır. Dolayısıyla salgını durdurmanın tek yolu, bilim insanlarının önerdiği toplumsal ve bireysel önlemlerin uygulanmasına devam edilmesi koşuluyla, en kısa süreçte insanlarımızın aşılanmasıdır.

Ne yazık ki, ülkemizde aşı temini konusunda kaos devam etmektedir. Bir hafta önce AB tarafından yapılan açıklamada; ülkemize 1.5 milyon doz Pfizer-Biontech aşısı ihraç edildiği belirtilmiştir. Sayın Bakan, ancak bir hafta sonra 1.4 milyon aşının geldiğini duyurmuştur. Geldiği söylenen ve gelen aşılar aynı gurup mudur, yoksa halka duyurulmayan 1.5 milyon doz aşı nerededir? Sayın Bakan daha önceki açıklamalarında, 50 milyonu Mart, 50 milyonu Nisan ayında teslim edilmek üzere 100 milyon Çin-Sinovac aşının bağlantısı yapıldığını belirtmişti. Mart ayının sonuna gelmemize rağmen henüz bu aşıların geldiği hakkında bir açıklama yoktur.

Aşılanmadaki Durum: Sağlık Bakanlığının verilerine bakıldığında henüz 14.2 milyon doz aşı yapıldığı görülmektedir. Bu hızla devam ederse, toplumsal bağışıklığın oluşabilmesi için yapılacak 120 milyon doz aşının 1.5 yıldan önce tamamlanması mümkün değildir. Adeta, halkımız kaderine terk edilmiş görünmektedir.

Geldiğimiz nokta: 1 Martta başlayan “kademeli normalleşme” olarak adlandırılan süreçte Edirne’de ve ülke genelinde vaka sayıları 2 katın üzerine çıkmıştır.

Yerinde karar dönemi ile valilerimizin başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurulları aracılığıyla sürecin yürütüleceği belirtilmiş olmasına rağmen, Edirne’de İl Hıfzıssıhha Kurulunun hala aktif olarak çalıştırılmadığı, birkaç zoom toplantısı haricinde bu kurulun toplanmadığı, yazılı kararların üyelerin ev ve işyerlerine gönderilerek imzalattırıldığı bilinmektedir.

Daha önce basın aracılığıyla ve İl Pandemi Kurulu’nda getirdiğimiz önerilere ek olarak soruyoruz.

* Edirne’de 65 yaş üzerindeki yurttaşlarımızın % kaçı aşılanmıştır?

* Aşılanmama aşı yokluğundan kaynaklanmıyorsa, insanlarımızın aşılanmama nedenleri araştırılmış mıdır? Aşılanma oranını arttırmak için ne gibi çalışma yapılmıştır?

Bu sorulara bir an evvel yanıt bulmak gereklidir.

* Sahadan edindiğimiz bilgilere göre hasta sayısında artış devam etmektedir. İlimizdeki hastanelerde yoğunluk artışı olmasına rağmen yatak doluluk oranı ve yoğun bakımlar açısından herhangi bir sorun şimdilik görünmemektedir. Eğer gerekli önlemler alınmazsa salgının 3. dalgası bizleri beklemektedir.

* 2 doz aşı olmuş bireylerde “pozitif test sonucu” görülmesinde artış devam etmektedir. Bu nedenle sağlık çalışanları ve 65 yaş üzerindeki yurttaşlarımızın korunma önlemlerine daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir.

* Salgının ciddiyeti konusunda halkımızı tekrar uyarıyoruz. Zorunluluk halleri dışında dışarıya çıkmayınız, kapalı kalabalık ortamlardan uzak durunuz, sosyal hareketliliğinize kısıtlama getiriniz, bireysel korunma önlemlerine uyunuz. Bu zorlu süreç ancak sizlerin desteği ile aşılacaktır.


Kaynak: Edirne Gazetesi

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER